Aile, toplumu oluşturan en temel ve birincil unsurdur. Ancak her konuda olduğu gibi aile ile ilgili de uyuşmazlıklar çıkabilmesi, ailenin toplum açısından önemi de göz önüne alınarak bu husustaki kuralların Boşanma ve Aile Hukuku adı altında belli başlı kurallarla düzenlenmesi sonucunu meydana getirmiştir.
Şüphesiz ki bir toplumun yapısını, kitlesel düşünme veya hareket tarzını belirleyen dinamikler, toplumu oluşturan ailelerde meydana gelir (veya getirilir) ve bütüne yayılır. Bu sebeple çok unsurlu bir organizma olarak da tanımlayabileceğimiz toplumu oluşturan en küçük birimdir. Hukuk kurallarının toplum yaşamını düzenlediği de düşünülürse hukukun toplumun en küçük birimiyle ilgili kurallara atfedeceği önemin yüksek olması doğal olandır. Bu noktada koyulan kurallar, sadece toplumun değil aileyi oluşturan bireylerin de zarar görmemesi gözetilerek meydana getirilmiştir. Sağlıklı aile yaşamının, aileyi oluşturan bireyler ve toplum açısından faydası aşikarken, aile birliğinin yürütülememesi durumunda bundan zarar görülmemesi de yine aileyi oluşturan bireyler ve toplum açısından önemlidir. Bu sebeple, Boşanma ve Aile Hukuku ile ilgili bir uyuşmazlığın varlığı durumunda bu uyuşmazlığın bütün taraflar bakımından en adil ve sağlıklı şekilde çözülmesi için bu konuda uzman bir aile ve boşanma avukatının danışmanlığına başvurmak gerekir.
Aile Hukukunda Mal Paylaşımı
Boşanma ve Aile Hukuku’na dair günlük hayatta en çok uyuşmazlık yaşanan konulardan biri de sona erdirilen aileyi oluşturan bireyler arasındaki aile hukukundan doğan mal paylaşımı meselesidir. Buna göre ailenin çeşitli sebeplerle sona ermesi durumunda, aileyi oluşturan bireylere ait malların nasıl paylaştırılacağına karar verilir. Kanun, bireylerin aile birliğinin bozulması sebebiyle uğrayacağı zararların önüne geçmek için paylaştırmanın şekilleri hakkında ayrıntılı düzenlemeler yapmıştır. Bunlara mal rejimleri diyoruz. Bu konudaki mevcut kanunumuz olan 4721 sayılı Medeni Kanun’da kişilerin aksi anlaşma yapmaması durumunda tabi olacakları yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi ve tabi olmak için ayrıca bu hususta notere onaylattırılacak bir sözleşme yapılması gereken mal ortaklığı, mal ayrılığı ve paylaşmalı mal ayrılığı rejimleri öngörülmüştür. 743 sayılı eski Medeni Kanun’da yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimiydi ve aile içinde ekonomik açıdan söz sahibi olan taraf erkek olduğundan, kadının ekonomik açıdan gücü bulunmadığından adaletsiz durumlar ortaya çıkmaktaydı. Yeni kanunda bu durum düzeltilmiştir.
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: Eşlerin mallarının kişisel kullanımına ait evlenmeden önce veya emek vermeden elde ettiği malları içeren kişisel mallar ve tarafların aile birliği devamı süresince emekleri karşılığında elde ettiği mallar ile kişisel mallarının gelirlerini içeren edinilmiş mallar olarak ayrılması sonucunda kanunda gösterilen diğer hesap işlemleriyle birlikte hesaplandığı mal rejimidir.
Mal Ayrılığı Rejimi: Eşlerden her birinin kendi mal varlığı üzerinde haklarını koruduğu mal rejimidir.
Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi: Eşlerin kendilerine ait olduğunu kesin olarak gösteremedikleri mallar üzerinde paylı mülkiyete sahip olacakları mal rejimidir.
Mal Ortaklığı Rejimi: Eşlerin yasa gereği kişisel malı sayılmayan mallarına ortaklık malı denerek bu mallar üzerinde el birliğiyle mülkiyete sahip olacakları mal rejimidir.
Boşanmanın Sebepleri
Daha önce bahsettiğimiz ailenin toplumdaki önemli konumu sebebiyle evlilik birliğinin sona erdirilmesi Boşanma ve Aile Hukuku çerçevesinde belli kurallara bağlanmıştır. Bunun amacı, gerçekten ciddi sebepler olmadan kişilerin aceleci kararlarıyla bu müessesenin toplum nezdindeki yerini sarsmamalarıdır. Bu doğrultuda, Medeni Kanunumuzda boşanmanın gerçekleşebilmesi için bazı sebeplerin var olması gerektiği öngörülmüştür. Bu sebepleri somut, kesin ve açık olmaları ölçütüne göre özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayırıyoruz.
Özel Boşanma Sebepleri:
Zina: Taraflardan birinin zina etmesi durumunda diğer taraf boşanma davası açabilir.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış: Eşlerden birinin diğer eşin hayatına kast etmesi veya onur kırıcı davranışta bulunması durumunda diğer eş boşanma davası açabilir.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme: Eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi sebebiyle diğer eş boşanma davası açabilir.
Terk: Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğer eşi terketmesi veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ortak konuta geri dönmemesi durumunda diğer eş tarafından belli şartların yerine getirilmesiyle boşanma davası açılabilir.
Akıl Hastalığı: Eşlerden birini akıl hastası olması ve bu durumun diğer eş açısından evlilik birliğin çekilmez hale getirmesi durumunda boşanma davası açılabilir.
Genel Boşanma Sebepleri:
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması: Evlilik birliğinin eşler açısından ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede sarsılması durumunda eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Büromuzda Boşanma ve Aile Hukuku alanında uzman avukatlarımız, bu konuya dair en sağlıklı sonuca ulaşmaları konusundaki titizlikleriyle ihtiyaç duyduğunuz hizmeti vermektedir. Bunun için bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.